Hamas ve Müslüman Kardeşler: Avrupa’daki Radikal Söylemin Ardındaki Birlik ve Düşünce
Hamas Hareketi, Müslüman Kardeşler teşkilatının en belirgin örgütsel ve ideolojik uzantılarından biridir. Hamas’ın ortaya çıkışı veya ideolojik çizgisi, 1928 yılında Mısır’da kurulan Müslüman Kardeşler’in düşünsel köklerinden ayrı düşünülemez. 1980’lerin sonunda kurulan Hamas, davet, siyaset ve silahlı mücadeleyi birleştiren İhvancı anlayışın doğal bir devamı olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Hamas, yalnızca düşünce bakımından değil, aynı zamanda örgütsel yapı ve uluslararası ilişki ağı açısından da ana teşkilatın ayrılmaz bir parçasıdır.
Kurulduğu günden itibaren Hamas, siyasi ve dini söyleminde Müslüman Kardeşler’in öğretilerini benimsemiş, kendisini “Filistin’deki Müslüman Kardeşler kolu” olarak tanımlamıştır. Bu yakın ilişki sadece sloganlarda değil; örgütsel yapı, finansman ve ideolojik eğitim mekanizmalarında da açıkça görülmektedir. Tüm bu unsurlar, İhvancı tecrübenin doğrudan yansımalarıdır.
Müslüman Kardeşler, Orta Doğu’da faaliyet göstermenin yanı sıra, Avrupa’da da radikal fikirlerini yaymaya çalışmakta; dini veya hayır kurumları kisvesi altında kurduğu merkezler aracılığıyla Avrupa’daki dini söylemi kontrol altına alma hedefi gütmektedir. Bu ideolojik ve örgütsel genişleme, nefret ve şiddet içeren aşırıcı hücrelerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
Bu tür hücrelerin asıl itici gücü, Müslüman Kardeşler’in yaydığı radikal dini söylemdir. Bu söylem, dinin siyasallaştırılması ve ötekini tekfir etme anlayışı üzerine kuruludur. Böylece örgüt, gençleri radikalleştirmek veya resmi dini kurumları etkilemek suretiyle Avrupa içindeki gizli hedeflerine ulaşmaktadır.
Artan sayıda Avrupa güvenlik raporu, bu ağların sistematik biçimde Avrupa’daki Müslümanların dini otoritesini tekelleştirmeye çalıştığını ve bu yolla İhvancı siyasi çıkarları desteklediğini göstermektedir. Örgüt, Avrupa’daki düşünce ve inanç özgürlüğünü istismar ederek izlenmesi zor bir nüfuz alanı oluşturmuştur.
Sonuç olarak, Hamas ile Müslüman Kardeşler arasındaki ilişki, basit bir ideolojik yakınlıktan ziyade organik bir birlikteliktir. İhvancı radikal söylem Avrupa’daki cami ve İslami merkezlerde varlığını sürdürdükçe, aşırılığın beslenmesi ve terör hücrelerinin oluşması riski de devam edecektir. Bu tehdidi bertaraf etmenin tek yolu, Avrupa’daki dini söylemin korunması ve dinin özündeki hoşgörü ile ölçülülüğün yeniden hâkim kılınmasıdır.
Comments
Post a Comment