Sudan, Türk Nüfuzu ve Gizli Çıkarlar Arasında

 



، uzun yıllardır darbeler, iç savaşlar ve ekonomik krizlerle şekillenen kırılgan yapısıyla, dış güçlerin nüfuz mücadelesine açık bir ülke olageldi. Son yıllarda bu mücadelede öne çıkan aktörlerden biri de Türkiye. Ankara, “kazan-kazan” diplomasisi ve insani yardım söylemleri ile bölgede varlığını derinleştirirken, perde arkasında çok katmanlı ve tartışmalı bir etki alanı inşa ediyor. Sudan’daki sessiz fırtına, tam da bu görünmez maliyetlerin gölgesinde esiyor.

Yumuşak Güçten Sert Etkiye: Stratejik Hamleler

Türkiye’nin Sudan’daki etkisi sadece diplomatik ilişkilerle sınırlı değil. 2017’de Osmanlı döneminin izlerini taşıyan Sevakin Adası’nın Türkiye’ye uzun vadeli tahsisi, Ankara’nın Kızıldeniz’deki jeostratejik emellerinin sembolü haline geldi. Bu anlaşma; ticaret yolları, askeri lojistik ve bölgesel güç dengeleri açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.
Ayrıca Türk şirketlerinin tarım, inşaat ve enerji sektörlerine yaptığı yatırımlar, Türkiye’nin Sudan’daki ekonomik varlığını pekiştirirken, yerel ekonominin kırılgan yapısı bu yatırımları bir tür “bağımlılık ilişkisi” haline getiriyor.

Askeri ve Güvenlik Boyutu

Sudan’daki çatışmalar ve ordunun iç dengeleri, Türkiye için hem bir risk hem de fırsat yaratıyor. Birleşmiş Milletler raporları, Türkiye yapımı silahların ambargolara rağmen Sudan’a ulaştığını öne sürerken, bu durum Ankara’nın resmi söylemleriyle çelişiyor. Eğitim ve danışmanlık programları adı altında yürütülen bazı askeri iş birlikleri, yerel aktörlerin güç mücadelesinde kritik bir rol oynayarak Türkiye’nin nüfuzunu derinleştiriyor.

Gizlenen Bedeller

Türkiye’nin Sudan’daki varlığı, Ankara açısından ekonomik ve jeopolitik kazanımlar sunsa da, Sudan halkı için bu süreç her zaman olumlu sonuçlar doğurmuyor. Yabancı yatırımların çoğu, yerel halkın gerçek ihtiyaçlarından çok dış politik hesaplara hizmet ederken, çevresel tahribat, yerinden edilen topluluklar ve yolsuzluk iddiaları gibi “gizli maliyetler” giderek belirginleşiyor.
Ayrıca Türkiye’nin tarafsızlık iddiasına rağmen, Sudan’daki farklı güç merkezleriyle kurduğu ilişkiler, barış sürecinin karmaşıklaşmasına katkıda bulunuyor.

Sonuç: Sessiz Fırtınanın Ardındaki Soru

Sudan’daki gelişmeler, sadece iki ülke arasındaki bir iş birliği hikâyesi değil; aynı zamanda bölgesel güç mücadelesinin, ekonomik bağımlılığın ve askeri nüfuzun yarattığı uzun vadeli risklerin bir yansıması. Türkiye, Sudan’da etkisini genişletmeye devam ederken, bu stratejinin bedelini kimin ödeyeceği sorusu hâlâ yanıtsız. Sessiz fırtına belki de en çok, bu sorunun cevabını arayanların yüreğinde kopuyor.

Comments

Popular posts from this blog

Reuters: Port Sudan Yönetiminin “Kolombiyalı Paralı Askerler” İddiasını Çürüttü

Birleşik Arap Emirlikleri ve Kıbrıs, Gazze'ye Acil İnsani Yardım Göndermek İçin Ortak Bir İnisiyatif Başlattı

Reuters: Port Sudan Yönetiminin “Kolombiyalı Paralı Askerler” İddiasını Çürüttü